Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Mehmet Akif
Sağlam bir gençliğin hayalleri ile yarınlarımıza ümitle bakmanın sevdası ve heyecanı içinde gözlerimiz yaşarırken ve ülke olarak hemen her alanda çağın şartlarına ayak uydururken ve bilhassa 2023, hatta 2071 ve hatta 2453 gibi çok ileri hedefler hayal edilirken gençliğimizin üzerinde oynanan hain oyunları ve senaryoları üzülerek ve kahrederek görmeye devam ediyoruz.
Dikkat edin ülkemiz ne zaman ayakları üzerinde durmaya başladığında, gerek ticari, gerek sosyal, gerek kültürel ve gerek diğer alanlarda at başı giderken bir yerlerin çomak sokması ile pırlanta misali gençliğimizin getirildiği son durumlar manidar olsa gerek.
Gayesi okumak, ülke ve kendi için ufuklar açmak olması gereken gençlerimiz malum şer odaklarının hezeyanlarına kapılarak kalemini, beynini, projelerini konuşturması gerekeceği yerde ODTÜ gibi ülkenin gözbebeği olan bir üniversitede lastik yakması, barikat kurması, güvenlik güçlerine saldırması yanlıştan öte büyük bir zulümdür.
Ve hatta o zavallı guruba destek veren üniversite yönetimi ise zulmün adeta baş aktörü olmuştur. Bugün bilimsel çalışmalar yönünden dünya sıralamasında bile yer bulamayan üniversitenin bu olaylarla hatırlanması bizim için, ülkenin müreffeh yarınları için korkunç bir soru işaretidir.
Özellikle tamamı gencecik Türk mühendislerinin eseri ve gururu olan Göktürk Uydusu’nun atılacağı sırada yapılan bu tutum ve davranışlar ülkemizin dahili ve harici bedhahlarının boş durmadığının en bariz belgesi olarak karşımızdadır.
Aslolan “ağaç yaş iken eğilir” düsturundan hareketle hayallerinizi kurduğumuz üstat Necip Fazıl’ın adeta krokisini çizdiği, Merhum Mehmet Akif’in hayallerini süslediği o nesli beklemenin heyecanında iken bu gençliği şer güçlere esir edemeyiz.
Ne mi yapabiliriz? Çok kolay. İlkin aileler olarak çocuklarımıza sahip çıkacağız. Arkadaşlarından haberdar olacağız. Attığı her adımın takipçisi olacağız. Kursağına haram lokma sokmayıp anne ve babalar hatta öğretmenler olarak onlara güzel bir model olacağız. Onları ne idüğü belli olmayan sanal mezbeleliklerden uzak tutacağız. Onları dinleriyle, Allah’ıyla, ahlakıyla, örf ve adetleriyle barıştıracağız. Küçük günahları masum göstermeden haramın küstah kanallarından uzak tutacağız.
Bugün Gümüşhane gibi mazbut bir küçücük şehirde bile kızlı ve erkekli aynı evlerde oturan, su gibi içki tüketen, sokak ortalarında öpüşüp, tenhalarda bademcik ameliyatı yapan, okuluna içkili ve kafayı tütsülemiş olarak gelen, hayatın baba parası yemekle geçirildiğini sanan, hayatında bir kitap kapağı dahi açmayan, okumayan, okuduğu ile amel etmeyen, kendisine dahi saygısı olmayan bu gençlikten ben ümitvar değilim.
Ama öte yanda Asım’ın nesli dediğimiz o nur çehreli gençleri görünce Rabbim’e hamd-ü senalar ediyorum. Dünyasını ahretine feda eden alperenlerin ellerinde şekillenen işte bu nesil var ya onlar yarınlarımıza imza atacak olan ışık süvarilerimiz olacaklardır. Rabbim sayılarını artırsın.
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Mehmet Akif
Sağlam bir gençliğin hayalleri ile yarınlarımıza ümitle bakmanın sevdası ve heyecanı içinde gözlerimiz yaşarırken ve ülke olarak hemen her alanda çağın şartlarına ayak uydururken ve bilhassa 2023, hatta 2071 ve hatta 2453 gibi çok ileri hedefler hayal edilirken gençliğimizin üzerinde oynanan hain oyunları ve senaryoları üzülerek ve kahrederek görmeye devam ediyoruz.
Dikkat edin ülkemiz ne zaman ayakları üzerinde durmaya başladığında, gerek ticari, gerek sosyal, gerek kültürel ve gerek diğer alanlarda at başı giderken bir yerlerin çomak sokması ile pırlanta misali gençliğimizin getirildiği son durumlar manidar olsa gerek.
Gayesi okumak, ülke ve kendi için ufuklar açmak olması gereken gençlerimiz malum şer odaklarının hezeyanlarına kapılarak kalemini, beynini, projelerini konuşturması gerekeceği yerde ODTÜ gibi ülkenin gözbebeği olan bir üniversitede lastik yakması, barikat kurması, güvenlik güçlerine saldırması yanlıştan öte büyük bir zulümdür.
Ve hatta o zavallı guruba destek veren üniversite yönetimi ise zulmün adeta baş aktörü olmuştur. Bugün bilimsel çalışmalar yönünden dünya sıralamasında bile yer bulamayan üniversitenin bu olaylarla hatırlanması bizim için, ülkenin müreffeh yarınları için korkunç bir soru işaretidir.
Özellikle tamamı gencecik Türk mühendislerinin eseri ve gururu olan Göktürk Uydusu’nun atılacağı sırada yapılan bu tutum ve davranışlar ülkemizin dahili ve harici bedhahlarının boş durmadığının en bariz belgesi olarak karşımızdadır.
Aslolan “ağaç yaş iken eğilir” düsturundan hareketle hayallerinizi kurduğumuz üstat Necip Fazıl’ın adeta krokisini çizdiği, Merhum Mehmet Akif’in hayallerini süslediği o nesli beklemenin heyecanında iken bu gençliği şer güçlere esir edemeyiz.
Ne mi yapabiliriz? Çok kolay. İlkin aileler olarak çocuklarımıza sahip çıkacağız. Arkadaşlarından haberdar olacağız. Attığı her adımın takipçisi olacağız. Kursağına haram lokma sokmayıp anne ve babalar hatta öğretmenler olarak onlara güzel bir model olacağız. Onları ne idüğü belli olmayan sanal mezbeleliklerden uzak tutacağız. Onları dinleriyle, Allah’ıyla, ahlakıyla, örf ve adetleriyle barıştıracağız. Küçük günahları masum göstermeden haramın küstah kanallarından uzak tutacağız.
Bugün Gümüşhane gibi mazbut bir küçücük şehirde bile kızlı ve erkekli aynı evlerde oturan, su gibi içki tüketen, sokak ortalarında öpüşüp, tenhalarda bademcik ameliyatı yapan, okuluna içkili ve kafayı tütsülemiş olarak gelen, hayatın baba parası yemekle geçirildiğini sanan, hayatında bir kitap kapağı dahi açmayan, okumayan, okuduğu ile amel etmeyen, kendisine dahi saygısı olmayan bu gençlikten ben ümitvar değilim.
Ama öte yanda Asım’ın nesli dediğimiz o nur çehreli gençleri görünce Rabbim’e hamd-ü senalar ediyorum. Dünyasını ahretine feda eden alperenlerin ellerinde şekillenen işte bu nesil var ya onlar yarınlarımıza imza atacak olan ışık süvarilerimiz olacaklardır. Rabbim sayılarını artırsın.