Küçük şehir Gümüşhane. Vaktiyle ‘Öyle bir şehir mi var?’ diye soran arkadaşlarım bile olmuştur. Doğru, küçüktür, bilinmez pek..
Hem Karadeniz’dir, hem doğu Anadolu’dur Gümüşhane. Dağlar ayırsa da ikisinin de soluğu hissedilir üstümüzde. Şehrin küçüklüğü duyulunca ekşir hemen suratlar. Çünkü bizde vakit öldürecek dev alışveriş merkezleri yoktur, hala bakkala, markete gideriz. Küçüktür Gümüşhane. Trafik sıkışması nedir bilmeyiz. Evimize metrobüslerle değil, yürüyerek gideriz. Uzak kavramı yoktur bizde. Gideceğimiz uzaklık yirmi dakikadır en fazla.
Gökdelenlerimiz, dev plazalarımız yoktur. Sobalı evlerimizde kestane pişirir, ıhlamur kaynatırız. Bize küçük gelmez ama bu şehir, severiz. Baktığımız göz başkadır çünkü. Memleket deriz, memleket..
Yolda güvenle yürürüz, elimizi kolumuzu sallaya sallaya. Çantamızı biri mi kapacak, biri mi gasp edecek korkusunu bilmeyiz. Türkiye’nin en güvenilir şehirlerinden biridir, doğru. Ama bu değildir güvendiğimiz, biz birbirimize güveniriz. Cumaları namaza giderken toplanmaz dükkân önleri. Gece yatarken kırk kilit vurulmaz öyle kapı bacaya.
Dışarı çıktığınızda varacağınız yere gidene kadar en az üç tanıdık çıkar karşınıza. Aynı apartmanda oturduğu kapı komşusunu dahi tanımayanlardan değiliz. Bizde çoluk çocuk akşam oturmalarına gidilir. Komşu öldü mü kaldı mı bilinir, hal hatır sorulur.
Hormonlu meyveyi, sebzeyi bilmeyiz. Emek verir, kendi ağacımızdan kopardığımız elmayı yeriz. Tatil köylerini, havuzu, barı bilmeyiz. Yaz gelince yeşile en yakın olduğumuz yere, köye göçeriz. Yaylara çıkar horon teperiz.
Amcaya emi, halaya bibi deriz. Lemisi, sironu pek severiz. Kuşburnu festivaliyle coşar eğleniriz. Dağlar sarsa da etrafını, o dağları aşmayı biliriz.
Harşit’ten akan yalnızca su değildir. Ötelerin selamını getirir, ötelere sevgimizi götürür. Bunun için daha da değerlidir.
Gümüşhane bir şehirdir, tarihtir, kültürdür. Yüzyıllar ötesinden atalarımızın emanetidir. Emanete hıyanet olmaz, can pahasına sahip çıkmak gerekir..
BURASI GÜMÜŞHANE
Paylaş