Gümüşhane’ye ufuklar açma derdinde olan ve bu şehre sevdalı olan Sayın Valimiz Yücel Yavuz’un slogan sözünden alarak ilhamımızı, bu isim “Gümüşhane” üzerine kalbimizden dilimize dökülen satırlarla yâd edelim bu şehri. Bu şehir ki her zaman en güzel övgülere layık bir belde-i şahanedir.
Bu şehir;
Atalarımızın ve bizlerin yorgun ve çilekeş gözlerini açtığı bu mahrum coğrafya için birçok şairin gönül coğrafyasında beslenen gözeler misali ilhamların kalemine döküldüğü kutsal yerin adıdır Gümüşhane. Bu sihirli isim dünyanın dört bir yanında yerleşmiş olan Gümüşhaneli hemşerilerimizin karanlık gecelerini süsleyen en muhteşem rüyaların adresidir.
Bu şehir ki;
Ait olduğumuz ve ait olmakla şeref duyduğumuz nazenin bir beldenin asırlardır süregelen ince çizgileridir. Gümüş saçlı bir kızın altın sarısı gözyaşlarını akıtarak, Harşit Çayı’na vuslat diyerek postaladığı bir esrarlı ve sevda dolu mektubudur. Tılsımlı bir sevdadır.
Ve bu şehir ki;
Çok çok yıllar evvelinde birkaç dinin ve mezhebin aynı acılara birlikte ağladığı ve aynı sevdalarla birlikte kahkaha attığı serhat bir şehrin kardeşlik, dostluk, arkadaşlık ve vefa gibi bugün maalesef unutuluveren güzel hasletlerin ortak paydasıdır. Atalarımızdan bizlere kalan sağlam bir miras, onurlu bir dava, şefkatli bir ana kucağı ve muhteşem bir diyardır.
Yine bu şehir;
“Muhabbetin dört çeşidi vardır: Allah'ı sevmek, Allah'ın sevdiklerini sevmek, Allah için sevmek, Allah'la beraber sevebilmek” diyen bir gönül ereni, tasavvufta zirve bir Gümüşhaneli isim Ahmed Ziyaüddin Gümüşhane’nin mayasının atıldığı mukaddes bir beldenin muhteşem nişanıdır.
Bu şehir öyle bir şehirdir ki;
Tarihin adeta dantelâ misali yazıldığı, Rabbimin büyüklüğü ve azametini kör gözlerimize gösteren Karaca Mağarası misali harikulade bir tablonun aksi, Limni Gölü gibi esrarlı, Tomara gibi deli dolu, Örümcek Ormanlarındaki ladinler gibi bulutlarla horon tepen, Köse Yaylası'nda bir deli ceylan, Kelkit'in zilli kilimlerinde nakış nakış Türkiye'dir.
Bu şehirdir ki;
Biz uyurken bizlere türbedarlık eden Pir Ahmet, Çağırgan Baba ve Şeyhi Şeyrani Hazretlerinin manevi nöbetinin günümüze ulaşıveren ve kutsiyeti hepimizi çepeçevre sarıveren nurani izlerin teyakkuzudur.
Yine bu şehirdir ki;
Varlığı ile her zaman gurur duyduğumuz Mahmut Oltan Sungurlu, Hıfzı Kenan Çetiner, Aydın Doğan, Rafet Ataç, Metin Akagün, Atilla Mirati Murathan, İsmail Akçay, Ali Beyaz, Nurettin Özdemir, Turan Tuğlu, Dilaver Cebeci, Hacı Osman Akgül, Birol ve Ömer Faruk Hayal gibi adam gibi adamların doğduğu bir Cennet beldesidir.
Ve bu şehir ki;
“Dağların Avucundaki Şehir”, “Doruklara Sevdalı Kent”, “Hüzünler Şehri” ve “Altın Kalpli İnsanların Şehri” gibi onurlu isimlerle yâd ettiğimiz kentin adıdır.
Ve son cümle olarak bu şehir ki;
“Biz Her Yerde Gümüşhaneliyiz” diyerek onur ve gurur duyduğumuz bir markadır, bir şeref levhasıdır, bir güven adresidir, bir muhkem kaledir, her zaman dağdağalı bir felaketten sığınabileceğimiz bir asude limandır, iman dolu sinedir. Ve inşallah bana ve bizlere son istirahatgâh olacak olan mezarımızdır.
DORUKLARA SEVDALI KENT
Paylaş