Yaz aylarında yurt genelinde düzenlenen festivallerden birisini daha geçtiğimiz 12.13.14 Eylül 2014 günlerinde Gümüşhane’de yaşadık.
Gümüşhane 21. Uluslararası Kuşburnu Pestil Kültür Ve Turizm Festivali. Ünlü bir tümcedir: “Festivaller şehirlerin dışarıya açılan penceresidir.” Acaba öyle olmuş mudur? Sorusunu kendi kendimize sorarak konuya açıklık getirmeye çalışalım.
Gümüşhane’deki festivalin amacı; yöresel kuşburnu, pestil, köme, dut pekmezi gibi ürünlerin tanıtılması olarak gündeme taşınmıştı. 20 si geride kaldı. 21.sini de geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdik.
Bu amacı gerçekleştirirken de araç olarak bir takım argümanlar kullanıldı. Ses sanatçıları çalıp söyledi ve bir curcuna havası içerisinde hepimiz festivalleştik. Amaca ulaşıldı diyemiyoruz. Ne var ki araçlar ön plana çıktı. Yani çalıp söylenenler. Halk, konserlere daha çok ilgi gösterdi. Ortada ne pestil ne köme nede kuşburnu vardı. Pestil üreticileri ortalıkta hiç ama hiç görünmedi. O zaman şunu sormazlar mı? Asıl sorumlu olan pestilciler bu festivali dert etmiyorsa peki size ne?
Anlaşılan o ki festivalin ya da şenliğin adı değişmeli. Nitekim belediye başkanı Sayın Çimen, gelecekteki festivaller değişik bir konsepte ele alınacak derken Vali Sayın Yavuz da bu görüşü destekler mahiyetle “Pestil ve kömemiz ülke genelinde artık tanınıyor, bu festivalin adı bundan sonra Gümüşhane festivali adını taşımalıdır.” Diyerek görüş bildirmesi yeniden bir festival yapılanmasını gerekli kılıyor gibi geliyor bana.
Bu görüşün kabul görmesi kuşkusuz şehir halkından gelecek talebe bağlı. Böyle bir talep olur mu? Olmaz mı? Bekleyip göreceğiz.
Dikkatimizi çeken başka bir husus var ki şehrin bürokrasisi nerde diye herkes bize soruyor. Aslında mülki idare amirine sorulacak bir soru.
Efendim, DOKA, DOKAP, AB projeleri ile yurt dışı gezilerinin baş aktörleri olanlar neden festival gibi marjinal bir programın izleyicileri olsun ki?
Neşemize üzüntümüze ortak olmayan kim olursa olsun bizden biri olamaz, bizleri de yönetemez.
Özellikle DOKA, DOKAP ve Bölge müdürlüklerinden hiçbir personel ilimizin bu düzeydeki etkinliklerine katılmıyor. Yarın öbür gün cumhurbaşkanı gelecek bakın ön sıralarda nasılda yerlerini alacaklar.
Festival- Şenlik adına ne derseniz deyin, belli imkânlarla yapıldı ve bitti. Yazarlar, ozanlar için biraz daha etkin tedbir alınabilirdi. Atatürk caddesinin kapatılması bazı yakınmalara neden oldu ise de gelecekte tamamen trafiğe kapatılması deneyimi yaşandığı için fenada olmadı. Dünyanın sonu da gelmedi.
Gelecek şenliklerde buluşmak dileği ile.
HABER : GÖNÜL DERVİŞOĞLU YAZDI: BABAM SÜLEYMAN SUNGURLU
“Kitap okundukça kitaptır” özlü sözünden hareketle bu güne değin Gümüşhaneli olupta kitap yazarları ile hemhal olmanın mutluluğunu bu kez; “Babam Süleyman Faik Sungurlu” yapıtıyla gündeme taşımış olduk. Usta bir kalemden çıkan yapıt ile ilgili bilgiler arasında biyografisi kadar önemli tarihi bilgiler de var.
Şehrin sosyal yapısını yansıtan fotoğraflar, geçmişle geleceği değerlendirenler için önemli bir kaynak.
167 sayfada oluşan yapıt için söylenecek tek söz; okumaya değer bir yapıt.
Gümüşhane 21. Uluslararası Kuşburnu Pestil Kültür Ve Turizm Festivali. Ünlü bir tümcedir: “Festivaller şehirlerin dışarıya açılan penceresidir.” Acaba öyle olmuş mudur? Sorusunu kendi kendimize sorarak konuya açıklık getirmeye çalışalım.
Gümüşhane’deki festivalin amacı; yöresel kuşburnu, pestil, köme, dut pekmezi gibi ürünlerin tanıtılması olarak gündeme taşınmıştı. 20 si geride kaldı. 21.sini de geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdik.
Bu amacı gerçekleştirirken de araç olarak bir takım argümanlar kullanıldı. Ses sanatçıları çalıp söyledi ve bir curcuna havası içerisinde hepimiz festivalleştik. Amaca ulaşıldı diyemiyoruz. Ne var ki araçlar ön plana çıktı. Yani çalıp söylenenler. Halk, konserlere daha çok ilgi gösterdi. Ortada ne pestil ne köme nede kuşburnu vardı. Pestil üreticileri ortalıkta hiç ama hiç görünmedi. O zaman şunu sormazlar mı? Asıl sorumlu olan pestilciler bu festivali dert etmiyorsa peki size ne?
Anlaşılan o ki festivalin ya da şenliğin adı değişmeli. Nitekim belediye başkanı Sayın Çimen, gelecekteki festivaller değişik bir konsepte ele alınacak derken Vali Sayın Yavuz da bu görüşü destekler mahiyetle “Pestil ve kömemiz ülke genelinde artık tanınıyor, bu festivalin adı bundan sonra Gümüşhane festivali adını taşımalıdır.” Diyerek görüş bildirmesi yeniden bir festival yapılanmasını gerekli kılıyor gibi geliyor bana.
Bu görüşün kabul görmesi kuşkusuz şehir halkından gelecek talebe bağlı. Böyle bir talep olur mu? Olmaz mı? Bekleyip göreceğiz.
Dikkatimizi çeken başka bir husus var ki şehrin bürokrasisi nerde diye herkes bize soruyor. Aslında mülki idare amirine sorulacak bir soru.
Efendim, DOKA, DOKAP, AB projeleri ile yurt dışı gezilerinin baş aktörleri olanlar neden festival gibi marjinal bir programın izleyicileri olsun ki?
Neşemize üzüntümüze ortak olmayan kim olursa olsun bizden biri olamaz, bizleri de yönetemez.
Özellikle DOKA, DOKAP ve Bölge müdürlüklerinden hiçbir personel ilimizin bu düzeydeki etkinliklerine katılmıyor. Yarın öbür gün cumhurbaşkanı gelecek bakın ön sıralarda nasılda yerlerini alacaklar.
Festival- Şenlik adına ne derseniz deyin, belli imkânlarla yapıldı ve bitti. Yazarlar, ozanlar için biraz daha etkin tedbir alınabilirdi. Atatürk caddesinin kapatılması bazı yakınmalara neden oldu ise de gelecekte tamamen trafiğe kapatılması deneyimi yaşandığı için fenada olmadı. Dünyanın sonu da gelmedi.
Gelecek şenliklerde buluşmak dileği ile.
HABER : GÖNÜL DERVİŞOĞLU YAZDI: BABAM SÜLEYMAN SUNGURLU
“Kitap okundukça kitaptır” özlü sözünden hareketle bu güne değin Gümüşhaneli olupta kitap yazarları ile hemhal olmanın mutluluğunu bu kez; “Babam Süleyman Faik Sungurlu” yapıtıyla gündeme taşımış olduk. Usta bir kalemden çıkan yapıt ile ilgili bilgiler arasında biyografisi kadar önemli tarihi bilgiler de var.
Şehrin sosyal yapısını yansıtan fotoğraflar, geçmişle geleceği değerlendirenler için önemli bir kaynak.
167 sayfada oluşan yapıt için söylenecek tek söz; okumaya değer bir yapıt.