Hayat bir trajedi bizim için. Ve bu hayatımıza isimleri altın harflerle nakşolan isimler vardır gurur duyduğumuz. Bu isimler hayatlarını aziz milletimiz için adeta vakfetmiş ulvi şahsiyetlerdir.
İlkin bu memleketin gerçek sevdalısı olan Rabbimizin onu şahadetle yanına almasıyla tarihimize iz bırakan Başbakanımız Adnan Menderes’i yazmak isterim. O isim ki bu ülkeyi ilk defa refaha, huzura ve halkın gerçek değerini kazanmasına vesile olandır. O bu memlekette malum şer şebekesinin gayretiyle asılarak şahadet şerbeti içen ilk kahramanıdır. Rabbim uçak kazasında koruduğu bu güzel vatan evladını belki de asılarak şehit olmasıyla bugün bile o müstesna ismi unutmamamızı sağlamıştır, kim bilir. Rabbim mekânını Cennet eylesin.
Ve ikinci isim Turgut Özal’ kalbimin en müstesna yerini işgal eder. 80 sonrası kaostan uyanan Türkiye’nin kahramanıdır o. Sevecenliği, halkla özdeşleşmesi, aklı, icraatları ve muhteşem ufkuyla Türkiye’yi yeniden inşa eden şahsiyettir. Kendisine düzenlenen suikast sonrası verdiği ilk demeç; “O’nun verdiği canı, O’ndan gayrisi alamaz” ile imanda zirve noktası olmuştur. Ki ülkemizi daha ilerilere götürecek olan Özal’ın zehirlenerek şehit edildiği kanaatindeyim.
Üçüncü isim Alperen Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu’dur. Ömrü çileyle ve meşakkatle geçen bu muhteşem insanın şahadeti arkasındaki sır perdesi hala aydınlatılamamıştır. Bu ülkenin gelecekte idareciliğine talip özü ve sözü mert güzel insanı şehit edenleri hepimiz tarihin arka sayfalarından çok iyi tanıyoruz. Milyonlarca insanımızın gözyaşlarıyla ve tekbirlerle yolcu ettiği Yazıcıoğlu gönüllerimizdeki ebedi istirahatgâhında yerini almıştır.
Ve dördüncü sırada Necmettin Erbakan hocamız var yüzyıla gerçek manada iz bırakan isim. Aklı, zekâsı, mükemmel öngörüleri, çözüme odaklı fikirleri ile çok kısa zamanda kalıcı izler bırakmıştır. 20-30 sene önce öngördüğü fikirlerin günümüzde bir bir cereyan etmesi ve çözüm yollarını işaret etmesi onun adını ve değerini gönül coğrafyamıza bizzat perçinlemiştir.
Beşinci önemli şahsiyet Trabzonlu süper valimiz Recep Yazıcıoğlu’dur ki gerçek manada halkın yediden yetmişe sevdalı olduğu aykırı bir kimliktir. Kendisiyle bizzat görüşme imkânı bulduğum bu değerli hemşerimizin yatakta ölmeyeceğini defalarca söylemişliğim vardır. Onu burada kelimelerle ifade etmek zor olsa gerek. Bu nedenle aşağıda bizzat yaşanmış bir olayla onu ve bu ülkeye gerçekten sevdalı bütün yürekli şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum.
Gümüşhane Kelkitli muhtarın kızının evi Erzincan Depreminde yıkılınca, muhtar devletin deprem mağdurlarına vereceği evi almak için Erzincan'a kızının yanına gider. Kızını alır, valilik binasına çıkarlar, öğlen arası olduğu için ellerinde evraklar beklemeye başlarlar. Bu arada kot pantolonlu, yakası açık gömlekli biri gelir.
"Amca buyur" der.
Muhtar derdini anlatır. Kot pantolonlu adam evrakları alır bir odaya gider, bir kaşe basar, diğer odaya gider başka bir evrak alır, doldurur, deftere kaydeder. En son kapısında "Valilik" yazan odaya girip çekmeceden bir mühür alarak kâğıtlara mührü basar ve muhtardan da imzalamasını ister. Muhtar şaşkınlık içinde biraz da çekinerek,
“Yeğenim çok sağol ama vali bey sana kızmasın.”
“Yok, amca kızmaz.”
“Sağ ol yavrum, adın nedir senin?”
“Amca benim adım Recep” der. Gözleri yaşarır muhtarın ve son bir kez daha sorar;
“Yoksa sen vali Recep Yazıcıoğlu musun?”
“He ya..” der ve sessizce kaybolur. İşte Recep Yazıcıoğlu bu. Devletin değil, milletin hizmetkârıydı. Mekânı cennet olsun.
Not: Tüm Türk ve İslam âleminin mevlid kandilini tebrik eder; tüm İslam ve Türk âleminin huzur ve mutluluk paydasında bir ve beraber olmasını Yüce Rabbim’den niyaz ederim.
GÖNÜL COĞRAFYAMIZDA İZ BIRAKANLAR
Paylaş