Çocukluğumda Trabzon'da ayakkabı boyacılığı yapardım. Sırtımda boya sandığı kahve ve dernekleri dolaşırdım. Bir keresinde kapısında Kuş Sevenler Derneği tabelası olan derneğe girdim. Ayakkabısını boyattığım kişiye sordum.
"Ağabey derneğin adı neden Kuş Sevenler Derneği?" Adam bıyık altından gülerek köşe masada kumar oynayanları gösterdi ve cevap verdi;
"Görmüyor musun kuşları. Her gün burada birçok kuşu yolarız. Bunlardan ala kuş mu olur?" dedi.
Şimdi neden bu anekdotu anlattım. Malumunuz Gümüşhane adına il içinde ve il dışında birçok derneğe sahibiz çok şükür. Gümüşhane'nin G harfinin başta yer altığı her türlü isimde derneğimiz var Allah sayısını artırsın. Ve bunlar sonradan birleşerek değişik isimler çatısı altında birleşenler de var.
Birkaç tanesini tenzih ederek birçok derneğimizin içi adeta bomboş. Sırf dernek olsun çamurdan olsun mantığıyla dernek açanlar sırf kendi egolarını tatmin etmek, göstermelik birkaç gece düzenlemek, basına ve televizyonlarda boy gösterip hava atmak için fosforlu kravatlarıyla arzı endam ediyorlar.
Birkaçı istisna diyerek; Gümüşhaneli kaç yetim ve muhtaç öğrenciye burs sağlamışlar, ellerinden tutmuşlar, kaç gözyaşına merhem olmuşlar. Soma gerçeği ortada iken nerde bizim Gümüşhane dernekleri. Ha burada golot yok. Burada canla başla çalışma var, ter akıtma var, reklam yok.
Benim de üyesi olduğum dernek Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi gecesi düzenliyor ama sahnede poz vermekten Gümüşhanevi Hazretlerini anmaya fırsatımız kalmıyor. Onlar gidiyor ve tepkileri bu fakir görüyor. Janjanlı haberler, yemekli ve alkışlı programların ne Gümüşhane'ye, ne Gümüşhane kültürüne ve ne de hiçbir insanımıza faydası yok. Ki Gümüşhaneliler artık gerçek zihniyeti öğrenmiş olacak ki Gümüş Otel’de sandalye taşıdığımız salonun ancak ilk üç sırasının dolması manidar değil midir? Tarafımdan yazılması (ismim verilecek) şarta bağlı istenen kitaba (Gümüşhanevi) ISBN bana ait olmasına rağmen ve söz verilmesine rağmen ismimi kapağa koymayanların dürüstlüğü ve samimiyetlerinden şüphe ediyorum. Bu nedenle en başında samimiyetine ve ihlasına şahit olduğum bu dernekten şimdi gördüğüm lüzum üzerine affımı isteyerek ayrılıyorum.
Önce samimi olmamız gerekiyor. Yaptığı kitap değil fihristi pazarlamaya kalkıp adreslere ödemeli kitap göndererek cukkayı sağlama alanlar, hakkında köşe yazısı yazdıklarına nasıl 50-100 kitap satarım diye hesap yapanlar ve iş olsun diye kitap yazanlar karşısında gerçekten araştıran, göz nuru döken ve yazdıkları Gümüşhane kültürüne bir şey katacak olanların emeği, göz nuru ve tüm mesaisi de haliyle boşa gidiyor.
Dernek kurmak, dernek başkanlığı yapmak, yazar olmak, kitap yazmak samimiyet ister, emek ister, gözyaşı ister, almak değil vermeyi gerektirir. Yoksa Gümüşhaneli işadamlarının ve kalantorlarının koy resimlerini al reklam paralarını doldur cukkayı. Dernek başkanısın ya çık sahneye, ver pozunu, al alkışı elde ne var? Koca bir sıfır.
En son Feshane yaptık elimizde ne var kocaman bir sıfır. Gümüşhane adına ne vardı. Stantlarda değişik illerden satıcılar. İlin şair ve yazarlarını göremedik mesela. Gümüşhaneli sanatçılarda sahne almadı. Gümüşhane’den gidenlere gereken ilgi gösterildi mi? Sözde feshaneyi organize edenlerin il temsilcisiyiz peki biz neredeydik. Ha bizim il temsilciliğimiz gönderdiklerimizi dağıt, afişleri as, davetiyeleri sahiplerine ver vay anam vay. Gözlerimiz açıldı ama çok geç.
Yok, dostum yok. Böyle dernekçilik olmaz, böyle yazarlık olmaz. Böyle keseri hep kendine yontmak olmaz. Bu şehri sevenler bu şehrin derdini dert edinsinler. Reklamdan uzak olsunlar. Sırf Allah rızası için sağ elin verdiğini sol ellerinden saklasınlar. Burada akülü arabayı sahnede engelli çocuğu ve ailesini rencide ederek vermek dernekçilik değildir. Allah kalplerimizi en iyi bilendir.
GÜMÜŞHANE DERNEKLERİ
Paylaş