Kasabada, esaretten kurtuluşun ardından Ruslar ve Ermeniler tarafından harabeye döndürülen işyerleri birer birer onarılıyordu. Ayakta kalan tarihi konaklardaki kurşun izleri yapılan yeni sıva çalışmaları ile gideriliyordu. Çalışmalar tamamlandıkça yapıların güzelliği yeniden ortaya çıkıyordu.
Kaymakam Veysel, Belediye Başkanı İsmail ve Karakol Komutanı Yüzbaşı Eşref, jandarma eri Talip’in hükümet konağında yaptığı sıva çalışmasını bir süre izledikten sonra kaymakamlık odasına geçtiler.
-Kasabadaki çalışmalar iyi gidiyor Reis Bey.
-Evet Sayın Kaymakamım.
-Çok hasar var kasabada. Hemen hemen kurşun atılmamış bina yok.
-Geçti o günler. Zaman eskisinden daha iyi duruma getirme zamanı.
-Öyle.
-Şu eşkıya Baltazar’ı da yakalarsak köylülerimizde korku kalmayacak, bağında, bahçesinde, tarlasında, bostanında çalışacak. Son durum ne Yüzbaşım.
-Efendim, son aldığımız bilgiye göre, Baltazar üç adamı ile Çitikebir köyündeki Yetim Ali’nin evinde kalan Huskalı Esma’yı yakalamak için köye baskın düzenleyecek.
-Çok önemli bu, neden şimdiye kadar bana bilgi vermedin?
-Bilgi yeni geldi efendim.
-Peki ne yapmayı düşünüyorsun? Ne gibi önlem alacaksın?
-Biz bir şey yapmayacağız efendim. Huskalı Esma haber yolladı. Askere gerek yok, biz gerekli önlemi alıp Baltazar’ı adamlarıyla birlikte yakalayacağız dedi.
-Ne kadar güvenebiliriz bu kadın mı kıza?
-Bugüne kadar hep güvendik, güvenimizi de boşa çıkarmadı.
-Komutan bunlar devlet görevlisi değil. Siz gerekli önleminizi alın, köye asker sevk edin.
-Asker sevk edersek, Baltazar haber alır ve köye gelmez efendim.
-Size ne diyorsam onu yapın.
Belediye Başkanı İsmail Bey araya girdi:
-Kaymakam Bey, bence Komutan doğru olanı yapıyor. Baltazar’ı Huskalı Esma rahatlıkla yakalar ve askere teslim eder.
-Bu Esma devlet görevlisi değil Reis Bey, ben ona güvenemem.
-Güven Kaymakam Bey, güven.
-Kaç asker var demiştin?
-Onbaşı ile birlikte yedi efendim.
-Üçü karakolda kalsın, senin kumandanda dört askerle köye git. Baltazar’ı da yakaladıktan sonra o Huskalı Deli Esma ile ekibinin elindeki silahları da topla.
-Anlamadım efendim.
-Türkçe konuştum komutan, anlamayacak yanı yok. Baltazar’ı yakaladıktan sonra Esma ve arkadaşlarının silahlarını da al, dedim.
Belediye Başkanı İsmail Bey, bir kez daha araya girdi.
-Ne dediğinin farkında mısın kaymakam bey?
-Anlamadım.
-Ne dediğinin farkında mısın diye sordum.
-Farkındayım.
-Bunu yapamazsınız.
-Sen ne dediğinin farkında mısın?
-Evet, kaymakam farkındayım. Bu asker köye gitmeyecek, Huskalı Deli Esma, eşkıyayı adamları ile yakalayıp askere teslim edecek.
-Görevini aşıyorsun Reis Bey.
-Aşmıyorum kaymakam.
-Bu ilçeyi ben yönetiyorum.
-Doğru, sen atanmış, ben seçilmişim. Savaştan yeni çıktık, bir vatandaşımızı dahi karşımıza alamayız. Huskalı Deli Esma bu kasabanın, köylerinin kahramanıdır. Onun silahlarını alamazsınız.
-Alacağız reis, alacağız.
-Bu davranışınız sadece kasaba halkını değil, köylüleri de devlete karşı kışkırtır kaymakam.
-Sen de onlarla olur musun?
-Sen ne dediğini bilmiyorsun.
-Ben ne dediğimi çok iyi biliyorum.
-Burada durmanın pek fazla anlamı yok.
-Güle güle.
Belediye Başkanı İsmail, kapıyı büyük bir hızla çekerek çıktı. Kendi kendine söylenmeye, sinirlerini yenmeye çalışıyordu, “Bu nasıl bir kaymakam? Bu devlete karşı en küçük bir hatası olmamış, canını ortaya koyarak eşkıyalarla mücadele eden bir kadının elinden silahlarını alın diyor, anlamak mümkün değil.”
Yüzbaşı Eşref de ayağa kalktı. Bir süre konuşmadı.
-Çıkabilirsin Yüzbaşı. Emrimi duydun, bana tekrarlatma. Dört askerle köye gidiyorsun. Baltazar eşkıyasını yakaladıktan sonra da Huskalı Esma ve arkadaşlarının da silahlarını toplayacaksın.
-Bu emrinizi yerine getiremeyeceğim efendim.
-Anlamadım.
-Emrinizi yerine getirmeyeceğim.
-Karşı mı geliyorsun?
-Evet.
-Hapislerde çürürsün.
-Çürümem. İstifa ediyorum.
-Anlamadım.
-İstifa ediyorum dedim. Belinden tabancasını çıkardı, kılıfı ile kaymakamın masasının üzerine bıraktı.
-Şerefle giydiğim asker kıyafetlerimi de evimde üzerimi değişip karakola teslim edeceğim, bilginiz olsun.
-İstifanı kabul etmiyorum.
-İster kabul edin ister etmeyin, ben söyleyeceğimi söyledim. Yazılı istifa dilekçemi de gerekçesini de belirterek karakola vereceğim.
Kapıyı açar ve dışarı çıkar. O da oldukça sinirlidir. Bugüne kadar şerefle sürdürdüğü görevinden ayrılması çok zoruna gitti. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ahşap merdivenlerden hızla indi. Tam evine giden yola yönelmişti ki, Jandarma Onbaşısı Erkan koşarak yanına geldi. Selam verdi.
-Komutanım. Çok önemli.
-Kaymakama söyle.
-Önce size söylemem gerek komutanım, izninizle.
-Ben komutanınız değilim Onbaşı, istifa ettim. Ne söyleyeceksen kaymakama söyle.
-Anlamadım komutanım istifa mı ettiniz, yanlış mı duydum?
-Yok doğru duydun.
-Çok önemli bir olay var komutanım, bu durumda istifa edemezsiniz.
-Anlaşıldı, söyle olay ne?
-Şeyranlı Gedikçioğlu Behzat eşkıyası, adamlarıyla birlikte Silve köyüne baskın düzenledi. Köylülerin elinde ne var ne yok almış. Yakmış yıkmış köyü. Karşı gelen iki vatandaşımızı da öldürmüş.
-Biri bitmeden biri başlıyor. Nerede olduğu konusunda bilgi var mı?
-Yok komutanım, baskından sonra zirveye çıkarak dağın arka yüzüne geçmiş.
-Bizim sınırlarımızın dışına çıkmış öyle mi?
-Evet komutanım.
-Sen git durumu kaymakama anlat.
-İstifa etmediniz değil mi komutanım.
-Sana dediğimi yap.
-Emredersiniz.
Belediye Başkanı İsmail Bey ile Kaymakam Veysel Bey arasında geçen olay kısa sürede kasabada yayıldı. Arkasından Karakol Komutanı Yüzbaşı Eşref’in de istifasının duyulması ikinci şok oldu. Duyanlar inanamıyordu. Kasaba derin bir sessizlik içerisindeydi. Suskunluk, fırtına öncesini andırıyordu. Hacı’nın kahvehanesinde kimse konuşmuyordu. Kambur Cemal, sandalyesini otelinin önüne attı, tek başına oturuyordu. “Bu kaymakam neden böyle yapıyor? Ne demek Huskalı Deli Esma’nın silahlarını almak? Aklını mı yedi? İki kardeşini vatanın kurtuluşu için şehit vermiş bir kahramanın silahlarını almak da ne demek oluyor? Baltazar’ın on adamını yakalayıp askere teslim eden kahramanın silahlarını almak ne demek? Devletine canı gönülden bağlı bir kahramanın silahlarını almak ne demek kaymakam bey? Bunun hesabı senden sorulmaz mı? Dağlar taşlar eşkıya doluyken Huskalı Deli Esma ve kahraman arkadaşlarının silahlarını toplamak ne demek? Hangi akla hizmet ediyorsun?”
(Devamı var)