Büyük şehirlerde yaşamayı tecrübe ettikten sonra, bu insanlar küçük şehirlerde, örneğin Gümüşhane gibi yerlerde neden yaşıyorlar ki, sorusunu ne kendime nede başkasına sormamaya başladım. Anladım ki, her yerde hayat var.Her yere güneş doğuyor,yağmur yağıyor. Komşular alış-verişe gidiyor.Çocuklar sokakta oynuyor, kavga ediyor. İnsanlar doğuyor, hasta oluyor ölüyor. Hasılı hayat bir şekilde devam ediyor….
Büyük kentler her ne kadar sayısız alternatifler sunarak cazibesini artırmış olsa da,büyüklüğün getirdiği kaos, alternatifleri değerlendirme olanağını kısıtlıyor…
Küçük kentte yaşamanın avantajlarına rağmen, yaşanılabilir bir kenti düşleyen bizler için baş başa bırakıldığımız sorunlar karşısında, duyarlı olmak yerine , “neme lazım” zihniyeti ile duyarsız kalmak, işi başkalarına havale ederek sorunlarına sahip çıkmamak.” Ben kentliyim.. Bu şehirde yaşamak durumundayım” diyen bilinçli bireylere yakışmıyor doğrusu.Tabiiki istisnalar hariç..
Aşağıda başlıklar halinde sunacağım sorunları dile getiriyor ve de yazıyorum diye sakın kimseler kızmasın.. Daha doğrusu kızacağını tahmin ettiklerim.
Burada yazacaklarım sorunlardan bazıları. Ve Gümüşhane'nin şu anda var olan gerçeği. Bana kızacak olanlardan ricam, bu kentin sorunlarına bakışları sağ duyulu bir yaklaşımla olmalıdır.. Çünkü saklanacak, gizlenecek bir şey yoktur yazdıklarımda…
Eğer bu şehirde hep birlikte yaşıyorsak, o zaman acıyı da hissetmeli, sevinci de paylaşmalıyız. Bu nedenledir ki, Halkımız yaşadıkları sorunların çözümünde ve uğradıkları haksızlıklar karşısında verdikleri tepkileri sebebiyle şehrin idarecilerini ve Belediye Başkanını yanlarında görmek istiyorlar…
Sorunlar ve verilen-verilmeyen tepkinin sebep olduğu sonuçlar nelerdir?
Gelin birlikte sıralayalım :
1- Bu şehirde yaşayan insanlar, sık sık kesilen elektriklere çözüm bulunmadığını görüyor, karşılarında muhatap bulamıyor, uğradıkları zarara katlanmak mecburiyetinde kalacaklarına inanıyorsa...
2- Bu şehirde yaşayan insanlar, aniden kesilen sular sonrasında çaresiz bırakılıyorsa.. Arızaların uzun sürmesi karşısında perişan ediliyorsa.. Patlayan su boruları için GÜSKİ'yi arayıp vatandaşlık görevini yerine getiriyor, ama onların umursamadığını görüyorsa...
3- Bu şehirde yaşayan insanlar, her gün trafik sorunu çekiyor ve düzelmesi adına bir adım bile atılmadığını görüyor, Oto Park sorunu başta olmak üzere toplu taşıma işkencesi çekiyor, özellikle 65 yaş üstü insanlar her gün şoförlerin hakaretine uğruyor ve sahip çıkan olmayınca kendi kaderlerine terk edildiğini düşünüyorsa...
4- Bu şehirde yaşayan insanlar,,, Trabzon Hava Limanına ulaşmak için Gümüşhane –Trabzon arası (105km.) ödediği 15.00 TL.'den sonrada, Trabzon Terminal-Hava limanı arası (4Km.) için de 15.00 TL. taksi ücreti ödemektedirler. Bu duruma, Genel ve Yerel yöneticiler,STK'lar Yerel Basın , oda temsilcileri ve taşıyıcı firmalar seyirci kalma yerine , ara servis ,yada indirimli bir tarife uygulanması için, Trabzon Belediyesi ve Trabzon taksiciler kooperatifi ile görüşüp bir çözüm üretmeyerek yolcularımızın bu kısa mesafe için fahiş fiyat ödemek durumu ile baş başa bırakılmasında bir beis görmüyorlarsa...
5- Bu şehirde yaşayan insanlar, yıllardır gece yarılarına kadar Egzoz patlatıp gürültü kirliliğine sebep olan sürücülere, yine aynı saatlerde havai fişek atılmalarına, düğün konvoylarının klakson çalmalarına ,engel olunmadığı çözüm bulunmadığı, evlerde, bahçelerde, sokaklarda, sitelerde, yüksek sesle nişan, kına ve düğün şamataları hoşgörü sınırlarını aşıyorsa...
6- Bu şehirde yaşayan insanlar, gittikleri cafelerde kişi başına düşen birim metreküp hava miktarının çok altında kirli bir havayı teneffüs etmek zorunda kalıyor, lokantalarda, içtikleri çaylarda, yedikleri yemeklerde bırakın kaliteyi, pahalı fiyatlara karşı kendi kaderiyle baş başa bırakılıyorsa, keza perhizi olanlar ise arzu ettikleri zeytin yağlı bir menüyü bulamıyorsa, bu olumsuzlukları şikayet edecek, dert yanacak bir yetkili veya muhataba ulaşamıyorsa,
7- Bu şehirde yaşayan insanlar,söylemlerde dile getirilen, "Valiye, Belediye Başkanlarına, Milletvekillerine rahatlıkla ulaşabilir derdini anlatabilirsin” komutuna rağmen bu olanaklardan hala yararlanamıyorsa,
8- Bu şehirde yaşayan insanlar, Barolar Birliğinin,Odaların (Birisi İstisna), STK (Sivil Toplum Kuruluşları)ın, Derneklerin, sembolik işler yaptıklarına ,sadece yöneticilerinin sorunlarını çözmek için faaliyet gösterdiklerine . şehrin temel sorunları ile ilgilenmediklerine inanır hale gelmişse..
9- Bu şehirde yaşayan insanlar, arsalarının çeşitli rant oyunlarıyla ellerinden ucuza alınıp, belediyelerle işbirliğine girenler tarafından değerli hale getirildiği dedikodularını duyup, haklarının gasp edildiğini düşünüyor, sağlık, yeşil ve okul alanlarının işgal edildiğine inanıyor, şikayet edecek mercii bulmakta zorlanıp beddualarla teselli yolunu seçiyorsa,.
10- Bu şehirde yaşayan insanlar, tipik Ortadoğu şehirlerindeki gibi rast gele yerlere konan billboardlarda (Elektronik Reklam panoları) her gün aynı şeyleri görme durumunda bırakılıyor, ışıklı görüntülerle gece gündüz başka,gece başka bir şehir görme özleminden yoksun bırakılıyor bu iş için hala bir çaba sarf edilmediği ümitsizliği içine düşürülüyorsa,,
11- Bu şehirde yaşayan insanlar, yerel gazetelerin ,haber sitelerinin, gerek kendi sorunlarını, gerek şehrin sorunlarını ticari hesap yaparak görmezden geldiklerine inanır hale gelmişse..
12- Bu şehirde yaşayan insanlar, tiyatro ve sanattan mahrum bırakıldıklarını düşünüyor, 17 bin üniversite öğrencisi ile çoğunlu genç olan kent nüfusuna rağmen hala bir konservatuvar açılması sinyallerini alamıyorsa...
13- Bu şehirde yaşayanlar, ülkemizde peş peşe güvenlik güçlerimizin şehit edildiği ortamda, eğlencesini, düğününü, nişanını salonlarda yapmaları gerekirken, cadde ve sokaklara taşıyarak insanları taciz edenlere karşı bir yaptırım uygulanmadığını sessiz ve derinden takip ediyorsa...
14- Bu şehirde yaşayan insanlar,, sağlıkta devrim yapıldığı iddia edilen Türkiye'mizde halen hastanemiz Kardiyoloji bölümünde bir kateter labaratuvarı bulunmuyor buna bağlı olarak anjiyo yapılamadığı için hastaların Trabzon’a sevk edilmesi riskini taşıma durumunda bırakılıyor bu yüzden de kaybolacak canların ihtimal dahilinde olacağı kuşkusunu taşıyorsa,
15- Bu şehirde yaşayan insanlar, kent merkezinde yoğunlaşan nüfus sebebiyle konut ve iş yerleri kiralarının tavan yapmasına bir ayar getirilmediğini kaygıyla izliyorsa,..
16-Bu şehirde yaşayanlar. Sebze hali uygulaması olmadığı için dar gelirli olan halk fahiş fiyatla sebze alma durumunda bırakılıyorsa...
17- Bu şehirde yaşayanlar,kent temizliğine dikkat etmiyor yerlere tükürerek hala şehir kültürü edinmemede ısrar ediyor,ve yaya kaldırımlarının işgal edilmesinden rahatsızlık duymuyorsa...
18-Bu şehirde gelen konuklarımızı ağırlayacak bir sığınma, (Ağırlama) yerimiz yoksa...
19-Bu kentte yaşayan insanlardan yakmadıkları doğalgazın parası keyfi ve haksız zamla tahsil ediyor bu durma tüketiciler ve ilgili dernek sessiz kalıyorsa…
20- Ve Bu şehirde yaşayan insanlar, haftada bir gün de olsa YUSUF SADIK'ın ,“Yusuf Sadık’ın Kaleminden” köşesinde, buna benzer şeyler yazmasına rağmen tatmin olmuyor veya okumayarak “daha fazla yaz” diyorsa..
O ŞEHİR, ŞEHİR OLMAKTAN ÇIKMIŞ, KURALINI KENDİ KOYANLARIN, İNSANLARA SAYGI KAVRAMINI YİTİRENLERİN, KANUN NİZAM TANIMIYANLARIN ERDEM SÖZCÜĞÜNÜN ANLAMINI ANLAMAYANLARIN, İNSAN HAKLARINI DÜŞÜNMEYENLERİN YAŞADIĞI BİR ŞEHİR HALİNE GETİRİLMİŞTİR.Kİ…. DÜZELMESİ MAALESEF ÇOK ZORDUR…
Zor ama çözümsüz de değildir.
O halde ne yapmalı?
" Küçük kentli olmanın erdemini yaşamak istiyorsak eğer, o zaman da sorunlara karşı duyarlı ve çözümün de bir parçası olmalıyız.”..
KÜÇÜK KENTTE ERDEM VE YAŞAYAN BİZLERİN SORUMLULUĞU
Paylaş