Gündem yine kan dolu. Şöyle oturup da baştan sona izleyemez oldum haber bültenlerini. Şehit haberi almadığımız gün kalmadı neredeyse. Yeni bir kadın cinayetinin daha işlenmediği, bir aile faciasının yaşanmadığı, kör bir kurşundan çocukların ölmediği, tecavüzün olmadığı, insanların birbirine saldırmadığı tek bir gün bile yok.
Adamın biri alıyor tüfeği önce karısını, sonra kendini öldürüyor.
Bir kadın gidiyor yeni doğmuş bebeğini çöpe atıyor.
Daha 20’sinde gencecik bir adam üzerine bombalar sarıp, hem kendini hem onlarca insanı havaya uçuruyor.
Terör, cinayet, hırsızlık, yolsuzluk her yerde kol geziyor.
Yahu noluyor?
Hani teknoloji, uzay, bilim çağındaydık? Hani biz ‘akıl’ çağındaydık? Acaba medeniyet geldi de biz geri mi kaldık, yoksa medeniyet denen şeyi başka türlü mü anladık?
İnsanlıkmış, barışmış, umutmuş, sevgiymiş… Abiler ablalar geçiniz. En geri kalmış duyguları, en ileri çağımızda o kara deliklerden çektik çıkardık. Evet, tam manasıyla şu an ‘akıl tutulması’ çağındayız. Tepkilerimizi kaybettik. En büyük felaketlere dahi kulak tıkar, adetten üzülürmüş gibi yapar olduk. Ne zamanki o felaket kapımızı çaldı, bize dokundu; durumunun vahametinin farkına ancak o zaman vardık. Ama bitmedi. Muhakememizin, farkındalığımızın, empati yeteneğimizin ve merhametimizin son zerrelerini de korkarım yine bu çağda kaybettik.
Birilerinin acısından birileri nemalanıyorsa, birileri kan görünce oh diyorsa, hele hele bu bize dokunmayan yılanlar bin yaşıyorsa kimse dönüp de bahsetmesin koca insanlıktan. Zira kendisini öldürüp, mezara gömüp, üstüne bir de çıkıp tepineli çok oldu.
Haydi, geçmiş ola…
NOLUYOR?
Paylaş