Gümüşhane Haberleri
2021-04-23 14:02:22

Paşa'nın Petekliği (3)

İbrahim Özdemir

23 Nisan 2021, 14:02

-Kahya, şunları atın eyerine yerleştir.

-Emredersiniz küçük hanım.

-Ceylan, istersen hemen atlara binmeyelim, çarşı çıkışına kadar yürüyelim.

-Ne o, balcıyı mı görürüm diyorsun?

-Ne alakası var, akşama daha çok var, biraz yürüyelim dedim.

-Olsun bakalım bey kızı, belki birileri beğenir bizi.

-Kahya, sen atları al, çarşı çıkışında bekle bizi.

-Peki küçük hanım.

Heybeleri ve atları kahyaya teslim ettikten sonra, çarşı içerisine doğru yürümeye başladılar. Köylerden ihtiyaçlarını almaya gelen köylüler yavaş yavaş dönüş yolundaydılar. Çarşı pazardan alınanlar, eşeklere, katırlara ve atlara yükleniyor, köylere dönüş hazırlığı yapılıyordu. Aynı köyden olanlar çoğunlukla kasabaya birlikte geliyor, birlikte dönüyorlardı. Semt pazarında, ürettikleri ürünleri satmak için getirenler, satılmayanları yeniden hayvanlarına yükleyip köye geri götürüyorlardı. 

Patates, soğan, tereyağı, peynir, fasulye satan köylüler aldıkları parayla kendi ihtiyaçlarını görüyorlardı. Aynı döngü her hafta sürüyordu, ta ki kar yağıp yolları kapayıncaya kadar. Hayvan pazarına getirilen küçük ve büyükbaş hayvanlardan satılmayanlar da çoktan köye dönmüşlerdi. Hayvan pazarı, sabahın erken saatinde başlıyor, öğlene kadar sürüyordu. Hayvan pazarı da kalabalık oluyordu. Öğlene doğru ise gittikçe kalabalık azalıyor, satışlar hemen hemen duruyordu. 

Kezban hatun, buzağısı ile pazara satış için getirdiği ineğini satamayınca geri dönmek zorunda kaldı. Çok umutlanmıştı, satıp evin kışlık ihtiyaçlarını karşılayacaktı. İneğini almak isteyenler çok düşük fiyat veriyorlardı. Hemen hemen yaz boyu her hafta getirdiği ineğini istediği fiyata satamamıştı. Kızı, Ahunur ile köyün yolunu çoktan tutmuştu. 

-Ana, her hafta getiriyoruz, satamayıp geri götürüyoruz. Baksana ne üste kaldı ne başta, gelecek hafta ne verirlerse satalım, üst baş alırız. Yamalı entariyi giymekten utanır oldum.

-Ben de öyle düşündüm kızım, gelecek hafta ilk verilen fiyata satalım, her hafta getir götürmekten kına geldi.

-Baksana evin ihtiyaçlarını da alamadık. Bakkala da iyice borçlandık.

-Anladım, tamam sus.

-Sustum ana da çaya şekere hasret kaldık.

-Tamam tamam.

Arkadan gelen Mahur ile Ceylan, Kezban hatunu görünce:

-Kezban ana yine satamadın mı ineğini?

-Satamadım bey kızı.

-Her hafta böyle getirip götürmeden yorulmadın mı?

-Yorulduk ama istediğimiz fiyatı bir türlü veren olmadı.

-Bana satar mısın?

-Anlamadım bey kızı?

-Bana satar mısın, dedim.

-Sen bir bey kızısın ne yapacaksın ineği? Kapınızda onlarcası var.

-Olsun Kezban ana, bir de bu olsun.

-Ne diyeyim bilmem ki.

-Kaç para istiyorsun, sen onu söyle?

-Ben, beyimizin çok yardımını gördüm, para almak olmaz.

-Olmaz Kezban ana, sen fiyatını söyle, paranı vereyim, akşam olmadan geri dön, alacaklarını al öyle köye gidersin, köyüne boş gitmre.

-Ne verirsen kızım.

-Kahya ineğin ve buzağının parası ver Kezban anaya, biz Ceylan ile geliriz, sen köye götür.

-Olur küçük hanım.

Kahya, cebinden çıkardığı oldukça yüklü parayı Kezban anaya uzatır. Parayı gören Kezban ana:

-Bu para çok, ben bunu alamam.

-Çok değil Kezban ana, al sen kahyanın uzattığı parayı.

-Çok dedim bey kızı.

-Sen dediğime bak, parayı al, kızınla geri dön, kasabadan alacaklarını al köye öyle git.

-Sağol bey kızı, Allah razı olsun.

Parayı alan Kezban ana, kızı Ahunur ile kasabaya geri döner.

-Neden satın aldın ineği Mahur?

-Benim babam bir beydi. O, düşkünlere elini uzatan çok yardımseverdi. O bana hep, fakire düşküne yardımcı ol, iyilik yap, yaptığın iyilik gelir seni bir gün bulur derdi.

-Şimdi sen babanın yerini aldın, bir bey kızı olarak düşkünlerin elinden sen mi tutacaksın?

-Öyle Ceylan. Yanındaki genç kızı görmedin mi, yamalı entari giyiniyordu.

-Gördüm.

-Onlar ne kadar sevinmişlerdir, biliyor musun?

-Ben de sevindim Mahur.

-Haydi bakalım, şimdi rahat rahat evimize varalım.

Akşam karanlığında evlerine vardılar. Büyük hanım, özenle yapılmış kapı önündeki çardakta oturuyordu. 

-Geç geldiniz kızım?

-Biraz kasabada dolaştık ana.

-Yaramaz bir şey yok inşallah.

-Yok ana.

-İyi.

-Sana bir müjdem var.

-Hayırdır?

-Buzağılı bir inek satın aldım.

-Kızım ne yapacaksın ineği, kapımızda onlarcası var?

-Bu inek başka inek.

-Nasıl başka inek, ineğin başkası mı olur benim güzel kızım?

-Hangi köyden olduğunu bilmediğim ama adını bildiğim bir analı kızdan aldım ineği.

-Nasıl yani?

-Her hafta hayvan pazarına getirip satamayınca geri dönen Kezban ana diye bir kadın var.

-Eee?

-Bu hafta da satamayınca geri götürüyorlardı.

-Sen de satın aldın öyle mi?

-Öyle ana, kahya birazdan getirir.

-Olsun bakalım.

-Kadın çok fakirdi ana, yanındaki kızı yamalı entari giyiniyordu, görünce dayanamadım aldım.

-Tıpkı baban gibisin kızım.

-Benim canım anam.

-Daha ne var ne yok.

-Ha, bir de bal satan bir gençten bal almak istedim.

-Aldın mı?

-Alamadım.

-Neden?

-Omuzumdaki çantayı istedi para yerine.

-Nasıl?

-Çerçeveyi bir şartla veririm dedi.

-Neymiş şarttı densizin?

-Omuzundaki çantayı verirsen çerçeveyi veririm demesin mi?

-Kahya yok muydu yanında?

-Yoktu.

-Söyleseydin de dersini vereydi.

-Daha bitmedi ana.

-Dahası da mı var?

-Var, neden çantamı istiyorsun diye sordum.

-O ne dedi?

-Bana ne der inanır mısın?

-Ne dedi?

-Çanta güzelliğini bozuyor, demesin mi?

-Bak sen şu terbiyesize.

-Orta yaşlı bir adam yaklaştı ve balcıdan çerçeveyi satın almak istedi.

-Verdi mi

-Vermedi.

-Neden?

-Alıcıya satıldı demesin mi?

-Allah Allah.

-Alıcı gittikten sonra, kime sattın diye sordum.

-Kime satmış?

-Sana sattım dedi.

-Sen ne dedin?

-Satın almadım ki deyince, aldın bile dedi.

-Tanıyor musun onu?

-Yok ana ilk kez gördüm.

-Sorup, soruşturalım bakalım kimin nesi?

-Daha var ana, önümüzdeki hafta tebdili kıyafetle gideceğim, yine bal isteyeceğim ondan.

-İlgilenmesen kızım. Kahya baksın, alabilirse alsın.

-Çarşaf giyinerek gideceğim önümüzdeki hafta ana, bakacağım tanıyacak mı beni, o çerçeveyi sattı mı?

-Doğrusu ben de bu genci merak etmeye başladım.

(Devamı var)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.