Yerel seçim tarihi yaklaştıkça ülke genelinde olduğu gibi kentimiz Gümüşhane’de de insanlarımızın nabız atışları yükselmeye devam ediyor. En çok konuşulan konu ise oyunu adaya mı yoksa partiye mi vereceksin?
Seçmeni bu ikilem arasında bırakan neden ise yakını olan aday adaylarının saf dışı bırakılması ve tanzim edilen listelerdeki isimlerin isabetsizliği...Kentimiz için kısa bir değerlendirme yapacak olursak bu isabetsizlik, il genel meclisi üyelerinin saptanmasında açık ve net olarak görülmektedir. Bu acemiliği yapanları savunan yok ama seçmen temayülü neden göz ardı edildi diye soranlar çok.
Gelelim parti-aday meselesine. Kim ne derse desin, Türkiye’de son yıllarda seçim, parti daha doğrusu partinin genel başkanının gücü kazanıyor. Böyle olmasaydı şayet Özal’dan sonra ANAP, Demirel den sonra DYP dağılıp silinir miydi? Buna göre Aday zaten mensubu bulunduğu partinin vizyonunu, fikrini ve zikrini taşımaktadır. Buna göre, aday-parti ikilisi arasında bir ayırım yapmadan tercihi karma yapıdan yana koymak bence en doğru olanı. Partisinin önünde olan ya da olduğunu iddia eden aday ise boyunun ölçüsünü alması bakımından seçime bağımsız aday olarak girmelidir.
Kentte yaşayanlar olarak beklentimiz:
Hemşehrilerimizin yaşam kalitesini zenginleştiren, şehrin ortak kaynaklarını da küçük bir azınlık değil bu şehirde yaşayan herkesin yararlanmasını esas alan bir yönetim anlayışının hakim olmasını istiyoruz.
Köprü üzerlerine inşaat ruhsatı veren, sığ bir yaptırım uygulama cesareti gösteren sıradan belediyecilik anlayışına geçit vermeyecek kadar “OY"una sahip çıkan cesur bir seçmen olarak sandık başına gidilmesini arzu ediyoruz. Bu anlayışla sandık başına gidecek seçmenlerin oyları ile tecelli edecek yönetim geleceğin Gümüşhane’sini inşa etmede etkili olur diye düşünmekteyiz.
Paylaşmak istediğimiz bir başka düşüncemiz daha var ki o da, adı: YEREL SEÇİM ama yaşanılan gerginlikler sebebiyle etkisinin GENELinde ötesinde olması.
Anlaşılan o ki, bu seçim sadece yerel yöneticileri belirlemekle sınırlı kalmayacak, 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2015’teki genel seçimlerinde belirleyicisi olacaktır. Hatta bir bakıma hükümete de yoluna rahat devam edip edemeyeceği mesajını verecektir. Bu PÜF noktalar sebebiyle, seçim diğer seçimlere göre fevkalade önem arz etmektedir.. Doğrusu sandık başına gitmeğe de değer.
Sonuç ne olursa olsun. Öyle inanıyorum ki İktidarı ve muhalefetiyle Düşlenen Büyük Türkiye ideali 31 Mart 2014 sabahı Ülkemiz ufuklarından yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Seçmeni bu ikilem arasında bırakan neden ise yakını olan aday adaylarının saf dışı bırakılması ve tanzim edilen listelerdeki isimlerin isabetsizliği...Kentimiz için kısa bir değerlendirme yapacak olursak bu isabetsizlik, il genel meclisi üyelerinin saptanmasında açık ve net olarak görülmektedir. Bu acemiliği yapanları savunan yok ama seçmen temayülü neden göz ardı edildi diye soranlar çok.
Gelelim parti-aday meselesine. Kim ne derse desin, Türkiye’de son yıllarda seçim, parti daha doğrusu partinin genel başkanının gücü kazanıyor. Böyle olmasaydı şayet Özal’dan sonra ANAP, Demirel den sonra DYP dağılıp silinir miydi? Buna göre Aday zaten mensubu bulunduğu partinin vizyonunu, fikrini ve zikrini taşımaktadır. Buna göre, aday-parti ikilisi arasında bir ayırım yapmadan tercihi karma yapıdan yana koymak bence en doğru olanı. Partisinin önünde olan ya da olduğunu iddia eden aday ise boyunun ölçüsünü alması bakımından seçime bağımsız aday olarak girmelidir.
Kentte yaşayanlar olarak beklentimiz:
Hemşehrilerimizin yaşam kalitesini zenginleştiren, şehrin ortak kaynaklarını da küçük bir azınlık değil bu şehirde yaşayan herkesin yararlanmasını esas alan bir yönetim anlayışının hakim olmasını istiyoruz.
Köprü üzerlerine inşaat ruhsatı veren, sığ bir yaptırım uygulama cesareti gösteren sıradan belediyecilik anlayışına geçit vermeyecek kadar “OY"una sahip çıkan cesur bir seçmen olarak sandık başına gidilmesini arzu ediyoruz. Bu anlayışla sandık başına gidecek seçmenlerin oyları ile tecelli edecek yönetim geleceğin Gümüşhane’sini inşa etmede etkili olur diye düşünmekteyiz.
Paylaşmak istediğimiz bir başka düşüncemiz daha var ki o da, adı: YEREL SEÇİM ama yaşanılan gerginlikler sebebiyle etkisinin GENELinde ötesinde olması.
Anlaşılan o ki, bu seçim sadece yerel yöneticileri belirlemekle sınırlı kalmayacak, 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2015’teki genel seçimlerinde belirleyicisi olacaktır. Hatta bir bakıma hükümete de yoluna rahat devam edip edemeyeceği mesajını verecektir. Bu PÜF noktalar sebebiyle, seçim diğer seçimlere göre fevkalade önem arz etmektedir.. Doğrusu sandık başına gitmeğe de değer.
Sonuç ne olursa olsun. Öyle inanıyorum ki İktidarı ve muhalefetiyle Düşlenen Büyük Türkiye ideali 31 Mart 2014 sabahı Ülkemiz ufuklarından yeni bir güneş gibi doğacaktır.