Yol, insanlar arasında çeşitli mekân saha ilişkilerini temin eden, yine insanların ve ihtiyaç maddelerinin bir yerden başka bir yere taşınmasına imkân sağlayan, hayvanlar ile nakil vasıtalarının hareketine müsait arazi şeritleridir. Tarihin en erken yerleşmelerinin yer aldığı Anadolu’da, geçmişi çok eskilere giden ve zaman içinde gelişme gösteren, çok işlek kara ve deniz yollarından oluşan bir yol ağı mevcuttu. Bunlara Hitit yollarını, Asur ticaret koloni yollarını, Pers Kral Yolu’nu, Roma dönemi yol ağları ve mil taşları ile Bizans yol ağlarını söyleyebiliriz.
İpek yolu, Çin’in ürettiği ipeği Roma’ya satma isteğinden dolayı oluşan tarihi bir ticaret yoludur. Ticaret yollarını kullanan milletler gittikleri yerlere sadece ürün taşımamışlardır. Şüphesiz bu yollar arasında, tarihi çok eskilere inen İpek Yolu ayrı bir öneme sahiptir. İnalcık’ın da belirttiği üzere bu yolun Orta-Asya’da doğu-batı eksenli üç ana kolu mevcuttu. Bunlar: “Güney Yolu”, “Fergana-Sogud Yolu” ve kuzeyde “Saka Stepleri ve Tarım Yolu”dur. İpek Yolu’nun kollarından birinin, güneyden Akdeniz’e, bir diğerinin Hazar Denizi doğusundan Karadeniz’in kuzey sahillerine ulaştığı öne çıksa da, tarihi süreç içerisinde Anadolu’dan geçen gerek kara gerekse deniz bağlantılı yolları da göz ardı etmemek gerekir. Bizans döneminde kullanılan ham ipeğin ağırlıklı olarak menşei Çin’di. Çin’den gelen emtianın takip ettiği güzergâh genel itibarıyla İran’dı. Zaman zaman bölgede yaşanan savaşlar, ticarî trafiği aksatmış ve fiyatların fırlamasına neden olmuştur. Bu dönemde, Venedikliler’in Bizans’tan elde ettikleri ticarî imtiyazlarla, ipekli kumaşlar İtalya’da da geniş bir pazara kavuşmuştur. Uluslararası ticaret yolu, Azerbaycan’da Aras Vadisi’ni izleyerek Ağrı’ya geliyor, oradan Kars ve Erzurum üzerinden Trabzon’a; oradan da deniz yoluyla İstanbul’a ulaşıyordu.
Roma döneminde ise Bithynia ve Pontos Krallıklarının çok güçlü olduğu M.Ö III-II yüzyıllarda Nikomedia (İzmit’ten )gelen yol Bolu, Gökçesu, Taşköprü (Pompeipolis), Gökırmak, Samsun, Amasya üzerinden doğuya doğru Gümüşhane’ye uzanıyordu. Yine Roma’nın Bosphorus’tan başlayıp Anadolu içlerine doğru oluşturdukları ve daha çok Nerva, Traianus ve Hadrianus gibi bölgeye özel bir önem veren imparatorların dönemine ait mil taşları ile ölçülmüş askeri yol şebekesinin bir kolu Satala’dan Fırat’ın sağını takip ederek Malatya’ya ulaşmaktadır.
Gümüşhane’nin Kelkit İlçesinde 2005 yılında yapılan yüzey araştırmalarında İlçenin 45 Km. güneydoğusunda bulunan Güzyurdu Köyü’nün güneyinde halk arasında “ Osmanlı Yolu” olarak tanımlanan, Kelkit-Erzincan bağlantısını sağlayan 5 km’lik yol tespit edilmiştir. Sebastia’dan kuzeydoğuya doğru Erzincan’a yönelen yol Spikör Geçidini aşarak Satala’ya ulaşıyordu. Gümüşhane’nin önemli bir kavşak noktasında olduğunu gösteren Texier, kendi tanımlaması ile Eğin’den Trabzon’a giden batı yolunu şöyle tanımlar; “Sözünü ettiğimiz ikinci yol batınınkidir.O da Kuruçay’dan geçer, bu vadi söz ettiğimiz tuz içeren topraklar ile uyumlu alçı taşı oluşumlarıyla dikkat çeker. Orta nitelikte ürünler veren hükümet tekeline girmiş gümüşlü kurşun madenleri olan küçük bir şehir Gümüşhane’de durur… Gümüşhane’den Trabzon’a doğru yürüyen On Binler Ordusunun kat ettiği yola çıkılır.
Roma döneminde Kuzeydoğuda oluşturulan Satala merkezli Roma Sınır güzergâhı yıllarca önemini yitirmemiş XII-XIV, yüzyıllarda özellikle Çin ve İran’dan gelen ticari mallar Erzurum-Bayburt-Gümüşhane üzerinden Trabzon limanına ulaştırılmıştır. Osmanlı Döneminde önemli bir kervan yolu olarak kullanılan bu güzergâhta Roma Yolları, köprüleri ve kaldırım taşlarından oluşan Roma döşemlerinin kalıntıları ile Osmanlı Köprüleri ve hanları rahatlıkla izlenebilmektedir. Günümüzde de Gümüşhane üzerinden Trabzon’a ulaşılan bu yol doğu-batı ticaretinde hala önemini devam ettirmektedir. İpek Yolu güzergâhının önemli bir coğrafi, stratejik çizgi izlediği ve günümüzde de siyasî anlaşmazlıklara konu olan meselelerin bu hat üzerinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle pek çok araştırmacı İpek Yolu güzergâhına ve üzerindeki tarihî eserlere dikkat çekmiştir.
Yapılacak yeni araştırmalar ve saha çalışmaları ile İpek Yolu’nun Anadolu’nun ve Gümüşhane’nin diğer bölgelerindeki güzergâhları da hanlarıyla, kervansaraylarıyla, derbentleriyle, yol ağlarıyla ortaya konulmalı, ticaretin can damarları geçmişten günümüze aydınlatılmalıdır.
Kaynaklar;
Prof.Dr.Süleyman Çiğdem, Gümüşhane Bölgesinin Tarih ve Arkeolojik Araştırmaları
Bedirhan, Yaşar, Ortaçağda İpek Yolu Hâkimiyeti ve Türk Yurtları.
Haçlı Seferleri Tarihi, II-III. Ankara: TTK Yay.
“İpek Yolu”, TDVİA.
yusuf sadık 2 Yıl Önce
Güzel bier araştırma yazısı. Günümüzde bu tür makalelere ihtiyaç. Var. Bu konuda ilgisini ve bilgisini esirgemeyen Engin Doğru tek kalemdir diyebiliriz. Sabırla ve gerçek kaynaklara ulaşarak aktardığı bilgiler son derece önemli ve gerçek. Keşke önerdiklerinie yetkili kuruluşlar ilgi gösterebilse. Yıllardır SATALA diyoruz henüz ortada somut bir yaptırım yok. Engin beyin saptamalarına lütfen kulak verilsin. Ben tebrik ediyorum.. Yusuf SADIk Eğitimci -yazar-- Gazeteci.