Yüreğimizin fay hattının 7.2 şiddetinde sarsıldığı bu ibret alınması gereken günler; tüm ülke olarak sağduyuya, metane, sabıra ve kardeşliğe belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz günler olarak tarihe geçecektir.
Daha acısını yüreğimizde yeni közlediğimiz polislerimizin ardından gözyaşı bile dökmeye fırsat bulamadığımız civanmert yavrularımızın Çukurca'da şahadet şerbetini içerek asıl hakiki olan Hakk'a yürüdüler. Yüreğimize adeta kör düğümler atılmış, gözyaşlarımız sel misali İbrahim narına dökülen günahlarımız gibi ateşi söndürmeye kifayet etmiyor.
Ve ardından henüz yüreğimizin kabuğu kurumadan Doğu Anadolu'muzun ciğerparesi Van'a düşen fay hattının yerle yeksan olması ile çoluk çocuk, öğretmen, hemşire demeden hepsini aramızdan alan deprem felaketi Rabbimizin bir şefkat tokatı misali tarihe adını büyük bir acı olarak nakşetti. Heybesinde gözyaşlarıyla yoğrulmuş sevdalarını iletmek üzere yurdun dört bir yanından kardelenlerine hasret giden yüzün üzerindeki öğretmenlerimizin acısı zaten yakıp kavurdu bizi.
Adeta depreme sembol olmuş Yunus'un sevincini hissedemeden melekler misali öteler alemine gönderdikten sonra Azra bebekle ümitlerimizi yeşerttik. Evladını göçük altında emziren ve sütü kesildiği için tükürüğüyle evladının ağzına hayat veren annenin kutsallığını gözyaşları ile müşahade ettik.
Diğer yanda devletin asayişini sağlayan polis ve askerimize kurşun sıkanların, taş atanların, iş makineleri yakıp yıkanların daha ilk günden devlet olarak tüm birimleri ve kuvvetiyle en hızlı hareket etmesine rağmen proveke yapıp "Nerde bu devlet" pişkinliklerine şahit olduk. Ardından kendisine mikrofan uzatan televizyona kalbinin ve kafasının tüm pisliğini haykırarak "Burası Türkiye olsaydı yardımlar daha hızlı ve daha fazla gelirdi" diyebilecek kadar hala yaşadığı vatanı, bayrağını, dinini bilmeyen, bilemeyen cahillerine rastgeldik. Ardından onca insanın ölümüne sebep olan müteahhidin saray yavrusu villasının bahçesine kondurduğu iki adet Kızılay çadırına takıldı kaldı gözlerimiz. Adeta karakterimizi gösteren demirsiz ve çimentosuz kolonlar, tuz buz olan beton yığınları karşısında bu kadarı da olur mu diye şaşırıp kaldık.
Dünün Marmara, Dinar ve diğer depremlerinin fotoğrafları önümüzde olmasına rağmen devletin tüm birimleri ile en kısa zamanda dahil olduğu; hastane, gıda, çadır, ilaç, ulaşım yönünden belki de en başarılı sınavını vermesine rağmen bu hassas bölgede tüm kirli senaryolarını hayata geçirmeye çalışan malum çevrenin pişkinliği umarım bölge halkına ipuçları verecektir. Bilerek yahut bilmeyerek, zorla ya da gönüllü olarak meclise taşıdıkları güruhun gerçek niyetlerini öğreneceklerdir.
Doğu, Güney, Kuzey, Batı hiç ayırt etmeden yurdumuzun hangi bölgesinde olursa olsun veya dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun hani diş ağrırsa tüm beden acı çeker misali burnu kanayan her vatandaşımızın acısını yüreğinde hisseden biri olarak 7.2 şiddetinde sarsıldığımı ifade edebilirim.
Devletimizin acı bir imtihandan geçtiği, sabırların ölçüme vurulduğu, kardeşliğin herşeyden evvel geldiği, güzel vatanımızın tüm tahriklere rağmen Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevisi, Sunnisi ile insanlık dersi verdiği bu vahim günleri atlatacağımızdan eminim.
Yüreğimizin Fay Hattı
Paylaş