“Ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim”
Türk Atasözü
Bugün benim hayatıma olumlu ya da olumsuz etkisi olan onca öğretmenim oldu. Sene yetmiş yedi Gümüşhane Demirören Köyü’nden Trabzon’a o senesi birkaç ay geç gidince Üniversite İlkokulu’na haliyle geç gittim. Birinci sınıf öğretmenim Yunus Şişman her ne kadar beni kabul etmese de bana kefil olan koca yürekli Okul Müdürümüz Osman Nuri Tonyalı sayesinde tek çarem olan okumakla hayata öyle tutundum. Sonrasında Ayşe Hanım, Alparslan Bağbancı ve Yomralı İsmail Kılıç ile ilkokul defterini kapattım.
Hemen yanı başında ki Atatürk İlköğretim Okulu’nda Melahat Tüzüner ve kardeşi Sebahat Şişman ve diğer öğretmenlerimin sihirli dokunuşları ile başarılı bir üç yılın sonunda hayatımın en büyük hatası olan Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümüne kaydolduğumda sene seksen dörttü. Hayatımda görmediğim yedi tane biri ilk devre görünce resmen dumura uğradım. Okulun daha ilk haftasında karpit kazanının musluğunu kapatmam sonucu büyük bir felaketi engelleyen İsmail öğretmenimin temiz yarım saat dayağını yedikten sonra ancak kendime gelebildim.
Hayatımın yine en büyük ikinci hatası olarak Trabzon Avni Aker Stadı’nın tribünlerinde girdiğim Sağlık memurluğu sınavını 80 puanla birincilikle kazandığım halde aynı yıl kazandığım Ankara Gazi Üniversitesi’ndeki yükseköğrenimi tercih ettim. İlk bir ay eski terminalde bir bank üzerinde yatarak okula gittim geldim ve memlekete gidince insanların yüzüne nasıl bakarımın muhasebesini yaparak bana el uzatan o üç güzel insanın himmetine sığındım.
Sene doksan üçü gösterirken mezun oldum ve sanki becidi geçmiş gibi hayatımın bana göre en büyük hatasını yaparak iş güç sahibi olmadan evlendim. Atanamayınca baba mesleği hamallıkla bir yıl evimi geçindirdim. Toplam 28 gün süren kısa bir vekil öğretmenlik macerası yaşadıktan sonra doksan dört senesinin Eylül ayında Kars Kağızman İlçesinin Aydınkavak Köyüne Sınıf Öğretmeni olarak atandım.
Doksan yedi senesinde Kürtün Kırgeriş Köyü Mindizli İlköğretim Okuluna atandım. Beş yıl boyunca kendi çocuklarım olmak üzere birleştirilmiş sınıfta mükemmel öğrencilerin hayatlarına dokundum.
Beş yılın ardından Gümüşhane Kocayokuş Köyü İlköğretim Okuluna atandım ve bir buçuk yıl orada zorlu şartlar arasında öğretmenlik yaptım. Beş sınıfı bir arada onca öğrencim içinden bugün hatırı sayılır meslekleri yapan öğrenciler yetiştirdim. Onlarla 2002 yılında geleceğe hatıra kalsın diye bir 23 Nisan etkinliğini yaptım ve kameraya alarak onlara takdim ettim. Orada yaptığım iki üç dakikalık konuşmada onların yol haritasını tüm ayrıntıları ile gösterdim.
Ve sonuç. Bugün Kars Kağızman, Gümüşhane Kürtün, Merkez Kocayokuş ve ardından büyük bir kısmı özel eğitim olmak üzere mesleğimde otuz birinci yılıma ayak basıyorum. Bugün sanal âlemde olsun, telefonla olsun veya bizzat ziyaretleri ile mutlu olduğum yüzlerce öğrenciyi yetiştirmenin gururu ve bahtiyarlığını yaşıyorum. Hayatıma olumlu ya da olumsuz kim etki etmişse hepsini bir şekilde arıyor ve dualarını alıyorum.
Öğrencilerim de öyle. Ama yazımın başlığındaki sitemimi köy okullarından birinde emeğim olan birkaç öğrencinin okuyup kariyer sahibi olmalarının gururunu yaşarken onların geldikleri o yoksul hayatı, çektikleri çaresizlikleri, yaşadıkları büyük acıyı unutarak adeta kibir hırkalarını giyerek kestaneden çıkmış ama kabuğuna burun kıvıran misali nasıl ukala olduklarını gördüm.
Ve onlara bir çift sözüm var.
Şu meşhur vali ve adamlık hikâyesini lütfen bir kere daha okuyun. Geldiğiniz o virane köy evini, sobada yaktığınız tezeği, yer sofrasında yediğiniz yavan çorbayı sakın ama sakın unutmayın. Sonradan bir şey olduğunu zanneden birkaç öğrencim dışında hayatında emeğim, gayretim, sevdam, gözyaşım olan tüm öğrencilerimin gözlerinden öpüyorum.
2024-2025 eğitim öğretim yılında her zaman vurgu yaptığım gibi tüm öğrencilerimin mükemmel bir öğretim almalarından ziyade; atasına, memleketine gönülden bağlı, haramı değil helali baş tacı eden, küçüğünü seven büyüğüne hürmetkâr, içki, sigara ve diğer insanın bedenini uyuşturan her tehlikeden uzak, sağlam bir eğitimden geçmelerini temenni ediyorum.
Bu konuda eğitimin annenin karnında başladığının da altını çizerek 31 yıllık bir eğitimci olarak diyorum ki;
Biz öğretmenler sihirbaz değiliz. Bize teslim ettiğiniz yavruların eğer vücuduna haramı, yalanı, yanlışı şırınga etmişseniz, onu yanlış bir çevre içinde büyütmüşseniz bizim ona yapacak fazla bir şeyimiz de olamaz. O yüzden anne babalar çocuklarınızın cebine harçlık koyduğunuz gibi onun nerde, kimlerle ve nasıl bir şekilde vakit geçirdiklerinden de haberdar olun. Onlara nasıl rol model olacaksan onlar da aynı rol model üzerinden etkilenecek ve hayatını o şekilde idame ettirecektir. Vesselam.