Yeme ve beslenmenin psikolojik açıdan desteklendiği, özellikle duygusal yeme ve içme motivasyonunun, mümkün ruh hali ve sosyal algıları üzerinde önemli etkileri olduğunu biliyoruz. Ve bu durumun genellikle duygusal düzenleme, sosyal motivasyonlar ve kültürel yapımızın da büyük etkisi olduğunun farkındayız. Peki aşırı yeme-içme veya iştahsızlık yememe halini biz nasıl algılıyor ve işlev kazandırıyoruz? Biz ne yiyor ne içiyoruz? Ergenlik ve gençlik dönemi, özellikle aşırı yeme ve yeme durumu yaygın olarak gözlemlenmektedir. Bu davranışlar genellikle duygusal yeme veya dürtüsel kişilik özellikleri nedeniyle ortaya çıkar. Yapılan bir meta-analiz çalışması, aşırı yeme ve yemenin doğrudan çoğaltılması olduğunu ve bu ölümün klinik önemi nedeniyle daha fazla öğretici öğrenmeyi desteklediğini uzmanlar her fırsatta bize aktarıyor, ne kadar ciddiye alıyoruz ve uyguluyoruz? Toplumun problemli yeme-içme tutumları, yaş, cinsiyet ve sosyal faktörlere göre değişim göstermektedir. Bu tutumların, yeme ve yaşamanın sosyal ve kültürel açıdan nasıl şekillendiğinin anlaşılması için bireylere gerekli eğitimle veriliyor mu? Özellikle alkol, çay ve kahve gibi içeceklerin tüketimi, ruh hali ve sosyal algılarını eşit dengesi doğrultusunda tüketildiğini biliyoruz. Ben kahve kadınıyım diyor veya ben çay adamıyım bu söylemleri gün içerisinde iş yerimizde soysal çevremizde sıkça duyarız. Yeme içme psikolojisi, iyileşme ve yaşama davranışlarının birçok faktörü vardır. Aşırı içme ve yeme devam etmesi, duygusal ve sosyal parametrelerle görünürlüğü ve bu durumun önlenmesi için daha fazla araştırma yapılması gerekir. Ayrıca toplumun bu iklim davranışları ve iyi olma hali üzerindeki etkileri de yadsınamaz düzeydedir. Peki biz toplum olarak ne yiyoruz ne içiyoruz. Sağlıklı beslendiğini düşünen kaç kişiyiz? Ülkemizde gıda ve insan sağlığı, toplumun genel refahını üst düzeyde etkilediğini biliyoruz. Gıda güvenliği, sağlıklı beslenme üretimi ve üreme hijyen dayanıklılık uyum gibi unsurlar, bu alanın temel öğelerini oluştururken yetkili kişiler buna ne kadar önem gösteriyor. Bizlerin sağlığı ne kadar önemli ve bunu kimler kontrol ediyor. Gıda Güvenliği; denetimler ve mevzuat GDO ve katkı maddeleri taklit ve tağşiş ürünlerin takibi analizi denetimi yeterli ölçüde yapılıyor mu? Soframıza bu etken maddelerden arınmış geliyor değil mi? Madem geliyor neden ihraç ettiğimiz ürünler geri geliyor. Aşırı zirai ilaçlı hatta zehirli madde bulunuyor sonra onlar ne oluyor bizim sofralarımızın baş köşesine üç kat fiyatla oturuyor. Bunu sorguluyor muyuz? Başkasının zehirli bulduğu test ettiği onayladığı ürünleri biz afiyetle yiyoruz. Eğitim ve farkındalık tüketici bilinci kamu spotları ve kampanyalar ne kadar yapılıyor. Okullarda çocuklara bu bilinç kazandırılıyor mu? Yıllarca tarımdan uzaklaştırılan toplum olan biz bugün kendi ürettiğimizi yiyemez içemez olduk maalesef. Bunun eksikliği için biz kendimize bir kazanımda bulunmalıyız toplum olarak harekete geçip zirai ilaçlama konusunda bilinçlenmeli, organik kavramı tam anlamıyla öğrenilmeli aslında herkesin ilaçsız tarım yapması konusunda desteklenmeli. Bu destek devlet millet ve gerekli kurumlar tarafından ivedilikle yürütülürse bizde başkasının yemediği gıdaları yemek zorunda kalmayız. Yazacak o kadar şey varki gıda konusunda inanın sayfalara sığmaz. Hem üretim hem de bilinçsizce tüketim konusunda eğitimler seminerler verilmeli halkın katılımı sağlanmalı. Özelikle halkın bilinçlendirilmesi bu noktada önemli zor şartlarda mücadele veren ben halk birde zehir yemek gerçekten adil değil. Son olarak bilinçsiz tüketim ve israftan kaçınmalıyız. Dökmeden saçmadan tüketmeliyiz. Her şeyin günah olduğunu düşünen bir toplum yaratıldı ama israf en büyük günah ve biz toplum olarak gerçek günahlara odaklanalım.
YEME İÇME PSİKOLOJİSİ
Paylaş
Tuğba aksakal 2 Hafta Önce
Kalemine sağlık güzel insan