İnsanlığın ölümünün yasını tutma vaktidir şimdi. Yeni değil aslında, çokça zaman oldu onu kaybedeli. Ama artık NARİNce değil, hıçkıra hıçkıra ağlayarak, ciğerlerimiz dağlanarak, haykırışlarımız birbirine karışa karışa ve YETER!!!!! diye bağırarak yapmak gerek bunu.
Aklım almıyor bu kadar kötülüğü.
Nasıl olur da içinde zerre kadar bile olsa sevgi taşıma kabiliyetine sahip bir canlı, böyle bir canavara dönüşür!!
Nasıl olur da bile isteye can acıtır!!
Nasıl olur da bir kaybın vereceği ıstırabı hesap edemeyecek kadar insafsızlaşır!!
Birilerinin güya kendince korumaya çalıştığı birşeyler uğruna gülen gözlerdeki o ışık nasıl söndürülür?
Namus, onur, şeref… Kimse bana masal anlatmasın. Bu hassasiyetleriniz olsaydı kendi menfaatleriniz için birşeyleri örtbas etmeye çalışmazdınız. Ki ülkemiz her ay 1000 den fazla çocuğun kaybolduğu gerçeğini de bilmeli. Evet belki her birine böylesine şüpheci bakmak rahatsız edici olabilir ama ben diyerek yaşamaktan vazgeçip tekrar çevresine duyarlı, önemseyen, koruyup kollayan ve hepsinden öte sevebilen insanlar olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Yoksa Ayşe, Şirin, Leyla, Narin ve daha nicesini duyacağız. Çünkü bitmiyor ve korkuyorum ki bitmeyecek bu sevgisizlik. Ne zaman unuttuk gerçekten sevmeyi biz? Yeniden öğrenebilir miyiz çok sevmeyi, daha çok sevmeyi, ne dersiniz.
Umutlarım tükeniyor. Çünkü bir yerlerde uyuduğunuzu umut etmiştik. Oyuna dalıp gecikmiştir diye umut ettik sonra. Belki yolu şaşırmıştır gecikse de döner diye de umut ettik, dua ettik. Sonra her seferinde korktuğumuz aynı sonla yüzleştik. Ve şimdi öylesine öfkeli öylesine nefret doluyum ki. Ölüm iyi ki var. Cehennem iyi ki var diyorum. Kötü müyüm ben diyorum kendi kendime. Güzel gözleriniz geliyor aklıma sonra. Gülüşlerinizin eşsizliğini farkediyorum. Oyun oynamak için mi çıkmıştınız evden ve o insan müsveddeleriyle yolunuz kesişti. Nasıl kıydı size, yetmedi bir çuvala koyarken içi sızladı mı acaba, tatmin olmayan o sapkın hali dere yatağına atarken seni hiç keşke dedi mi ?
İstesek de istemesek de dünyada kötüler var. Kötülükte öyle. Ama bu kadar çok kaybın bu kadar benzer sonla bitmesi öfkemi alevlendiriyor. Kötülüğü yok edemiyorsak kötülerin içindeki bu zalimliği kontrol etmenin bir yolu olmalı. Öyle korksunlar ki kötülük yapmaktan, kendi içlerinde bununla boğuşsunlar. Ama dokunmasın elleri çocuğa, kadına, ağaca, hayvana, yaşamak isteyen bir başka cana.
Caydırıcı, kötüyü kötülük yapmaktan alıkoyacak kadar caydırıcı bir sistem için ne kadar daha kayıp yaşamalı bu toplum? İyi olmalarını sağlayamıyorsak kötülük yapmalarına engel olmalıyız. Yine gecikmeden, yine üzülmeden önce.
Yoksa ne içimizdeki bu yangın söner ne de yasımız biter.
BURCU DEMİR ÖNCÜL
Psikolojik Danışman/ Aile Danışmanı
İSMAİL HAYAL 4 Ay Önce
Yüzde 90 bilmem kaç küsur Müslüman dediğimiz şu ülkede midemizi altüst eden bu haberlerden gına geldi. O yüzden diyorum ki adalette kısasa kısas gelmelidir. Gelmedikçe çok daha Narin olaylarına şahit oluruz.